onayla

listen to the pronunciation of onayla
Türkisch - Englisch
approved

He said the treaty must be approved as written. - O, antlaşma yazılı olarak onaylanmalı dedi.

Spain approved the treaty. - İspanya antlaşmayı onayladı.

approve of

They don't seem to approve of the plan. - Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.

I don't approve of his decision. - Onun kararını onaylamıyorum.

{f} approve

Father will never approve of my marriage. - Babam, evliliğimi asla onaylamayacak.

Spain approved the treaty. - İspanya antlaşmayı onayladı.

acknowledged
(Bilgisayar) confirm

I will call in order to confirm it. - Bunu onaylamak için arayacağım.

You will receive a confirmation email after your account has been activated by an administrator. - Hesabınız aktif edildikten sonra bir yöneticiden onaylama e-postası alacaksınız.

(Bilgisayar) verify
(Bilgisayar) check

Please endorse this check. - Lütfen bu çeki onayla.

{f} attesting
{f} validating

Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation. - Kızgın bir müşterinin duygularını onaylama durumun yatıştırılmasında etkili bir yoldur.

{f} validated
approbate
{f} confirmed

Tom's doubts have been confirmed. - Tom'un şüpheleri onaylandı.

The spokesman confirmed that the report was true. - Sözcü raporun doğru olduğunu onayladı.

avouch
validate
{f} certified
certify
{f} acknowledge

Tom seems to be unwilling to acknowledge that Mary is a better swimmer than he is. - Tom Mary'nin ondan daha iyi bir yüzücü olduğunu onaylamak için isteksiz görünüyor.

corroborate

Tom corroborated Mary's story. - Tom Mary'nin hikayesini onayladı.

okay
probate
confirming
onaylamak
ratify
onaylamak
confirm

I will call in order to confirm it. - Bunu onaylamak için arayacağım.

I'd like to confirm my hotel reservation on May 5th. - Otel rezervasyonumunu 5 Mayıs'ta onaylamak isterim.

onaylamak
certify
onay
{i} confirmation

Many relatives came to the confirmation. - Birçok yakınlar onay için geldi.

I have a reservation, my name is Kaori Yoshikawa. Here's my confirmation card. - Bir rezervasyonum var, benim adım Kaori Yoshikawa. İşte benim onay kartım.

onay
{i} assent

Even Tom gave his assent. - Tom bile onayını verdi.

onaylamak
approve

The Senate acted quickly to approve the treaty with Britain. - İngiltere ile anlaşmayı onaylamak için Senato hızlı davrandı.

All the delegates voted to approve it. - Tüm delegeler, onu onaylamak için oy verdi.

onaylamak
{f} accept

You have to accept it. - Onu onaylamak zorundasın.

onaylamak
endorse
onaylamak
acknowledge

Tom seems to be unwilling to acknowledge that Mary is a better swimmer than he is. - Tom Mary'nin ondan daha iyi bir yüzücü olduğunu onaylamak için isteksiz görünüyor.

onaylamak
validate
onaylamak
{f} recognize
onay
{i} approve

I approve the suggestion. - Ben, öneriyi onaylıyorum.

My mother finally approved of our plan. - Annem sonunda planımızı onayladı.

onay
{i} OK
onay
acknowledgement
onaylamak
approve of
onaylamak
corroborate
onaylamak
{f} authorize
onaylamak
vise
onay
certify
onaylamak
verify
onaylamak
{f} hear
onay
(Tıp) retrospective validation
onay
favor
onay
verification
onay
(Kanun,Ticaret) attest
onay
recognition
onay
countersign
onay
(Bilgisayar) approved by
onay
(Bilgisayar) check

Please endorse this check. - Lütfen bu çeki onayla.

onay
favour
onay
(Kanun) attestation
onay
endorse

We certainly don't endorse that. - Kesinlikle onu onaylamıyoruz.

Please endorse this check. - Lütfen bu çeki onayla.

onay
(Kanun) absorption
onay
(Tıp) ongoing validation
onay
(Tıp) concurrent validation
onay
(Tıp) validation
onaylamak
(Kanun) legalize
onaylamak
assent to
onaylamak
give countenance to
onaylamak
(Kanun) legitimise
onaylamak
seal
onaylamak
ok, ok
onaylamak
countenance
onaylamak
ok
onaylamak
(Politika, Siyaset) prove
onaylamak
assent
onaylamak
hold with
onaylamak
(Politika, Siyaset) endorsement
onaylamak
applaud
onaylamak
pass
onaylamak
favor
onaylamak
(Kanun) legitimatise
onaylamak
favour
onaylamak
sustain
onay
okay
onay
countenance
onay
endorsement
onay
approbation
onay
ratification
onay
endorsement in full
onay
homologation
onaylamak
uphold
onaylamak
sign on the dotted line
onaylamak
grant
onaylamak
accede
onaylamak
approbate
onaylamak
carry
onaylamak
say the word
onaylamak
{f} legitimate
onay
{i} sanction

It is necessary to obtain the sanction of the authorities to enter this building. - Bu binaya girmek için yetkililerin onayını almak gereklidir.

Tom will never sanction this. - Tom bunu asla onaylamaz.

onay
validating

Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation. - Kızgın bir müşterinin duygularını onaylama durumun yatıştırılmasında etkili bir yoldur.

onay
approval

With your approval, I would like to offer him the job. - Senin onayınla, işi ona teklif etmek istiyorum.

The plan is subject to his approval. - Plan onun onayına tabidir.

onaylamak
Approve, confirm; ratify, certify
onay
backing
onay
acknowledgment
onay
indorsement
onay
approval, approbation, consent, assent, okay, OK
onay
(Hukuk) ratification, certificate, imprimatur, approval
onay
vise
onay
confirm

I will confirm my plane reservation. - Uçak rezervasyonumu onaylayacağım.

I'd like to confirm my reservation for the 30th. - 30'u için rezervasyonumu onaylamak istiyorum.

onay
certification
onay
legitimation
onay
affirmation
onay
visa
onay
{i} seal
onaylamak
indorse
onaylamak
(Hukuk) to approve, to ratify, to uphold
onaylamak
legitimatize
onaylamak
legitimize
onaylamak
okay
onaylamak
affirm
onaylamak
accept , approve
onaylamak
O.K
onaylamak
bear out
onaylamak
to approve, to ratify, to applaud, to accept, to accede (to), to countenance, to okay, to OK
onaylamak
to approve; to ratify; to certify
onaylamak
authorise
onaylamak
attest
onaylamak
homologate
onaylamak
countersign
onaylamak
be recognizant of
onaylamak
{f} vouch
onaylamak
{f} stamp
onaylamak
{f} subscribe
onaylamak
(deyim) go along
onaylamak
{f} sanction
onaylamak
{f} witness
onaylamak
lend countenance to
onaylamak
{f} visa
onaylamak
smile on
Türkisch - Türkisch

Definition von onayla im Türkisch Türkisch wörterbuch

Onaylamak
kabul etmek
Onaylamak
tasdik etmek
onay
Uygun bulma, tasdik
onaylamak
Yapılan bir işi doğru ve yerinde bularak kabul etmek, tasdik etmek: "Bu kitabın ahlak bozucu olduğunu elbet siz de onaylarsınız."- S. Birsel
onaylamak
Yapılan bir işi doğru ve yerinde bularak kabul etmek, tasdik etmek
onaylamak
Denetlemek, doğrulamak
onayla
Favoriten