We had no choice but to leave the matter to him.
- Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
He asked her where she lived.
- O, ona nerede yaşadığını sordu.
Reporter: Did you buy her a kitten?
- Muhabir: Ona bir kedi yavrusu aldınız mı?
We had no choice but to leave the matter to him.
- Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.