on top

listen to the pronunciation of on top
Englisch - Türkisch
(Bilgisayar) üstte

Biz her zaman altta değil ve üstte olabilir miyiz? - May we always be on top and not at the bottom.

üst

Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu. - Tom put his wallet on top of the dresser.

Kayakları arabanın üstüne koydu. - He put the skis on top of the car.

on top of
-e ek olarak, -in yanı sıra, ile beraber: He's doing this on top of his regular job. Bunu asıl işinden ayrı olarak yapıyor. He asked for a
on top of
ayrıca
in addition
yanında
in addition
bundan başka
in addition
yanı sıra

Ünlü bir fizikçi olmanın yanı sıra, o büyük bir romancıdır. - In addition to being a famous physicist, he is a great novelist.

İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur. - In addition to English, he speaks German.

in addition
fazladan
on the top
üstte
on the top
üstünde

Kahvemi üstünde bol köpüklü severim. - I like my coffee with lots of foam on the top.

Tepenin üstünde durdu. - They stood on the top of the hill.

on the top
tepesinde

Orada yüksek bir dağın tepesinde kendilerine ait küçük bir kasaba inşa ettiler ve huzur içinde yaşadılar. - There on the top of a high mountain they built a small town of their own and lived in peace.

Dağın tepesinde bir kule vardı. - There was a tower on the top of the mountain.

on top of
üstüne

Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir. - A house is built on top of a solid foundation of cement.

Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy. - Put this book on top of the others.

on top of
-e ilaveten
on top of
-in yanı sıra
on top of
üstünde

Tom silahını buzdolabının üstündeki kurabiye kavanozuna sakladı. - Tom hid the gun in the cookie jar on top of the refrigerator.

Kedi masanın üstünde oturuyor. - The cat is sitting on top of the table.

on top of
ile beraber
on top of
-e ek olarak
on top of
tepesinde

Ne zaman bir dağın tepesinde olsam kendimi minnettar hissediyorum. - Whenever I'm on top of a mountain, I feel grateful.

Sen çan eğrisinin tepesindesin. - You're on top of the bell curve.

in addition
ek olarak

Maaşına ek olarak biraz geliri var. - He has some income in addition to his salary.

Ek olarak beş dolar ödedim. - I paid five dollars in addition.

in addition
ilaveten

Matematik, fizik ve astronomiye ilaveten Newton'un aynı zamanda simya, mistisizm ve teolojiye bir ilgisi vardı. - In addition to mathematics, physics and astronomy, Newton also had an interest in alchemy, mysticism and theology.

İlaveten 5 dolar ödemek zorunda kaldım. - I had to pay 5 dollars in addition.

on top of
üstelik
on top of
in tepesinde
in addition
Bir de, hem de, ek olarak, dahası
in addition
Bir de, hem de, buna ek olarak
in addition
İlave olarak

Beni kiralamasına ilave olarak, bana biraz öğüt verdi. - In addition to hiring me, he gave me a piece of advice.

on top of
-e ek olarak, -in yani sıra, ile beraber: "He's doing this on top of his regular job. - Bunu asıl işinden ayrı olarak yapıyor.", "She asked for a promotion, and on top of that she wanted a raise. - Terfiini istedi; bir de üstüne üstlük bir maaş artışı talep etti."
in addition
bir de

Düzenli testler almaya ek olarak, bizim uzun bir deneme teslim etmemiz gerekiyor. - In addition to taking the regular tests, we have to hand in a long essay.

in addition
hem de
on top of
-in tepesinde
Englisch - Englisch
In a dominant position

At the end of the season, Manchester United came out on top.

in a leading or the dominant position
on the highest point or surface
in addition
on, located on the top of -, atop; at the summit, at the peak
on top of
Fully informed about, and in control of something; up to speed with

I have sorted out the problems and am now on top of the situation.

on top of
In addition to something else

. . and on top of all that, I got a puncture!.

on top of
Atop
ontop
Common misspelling of on top
ontop
atop

We pulled over to the shore, dragged the boat up ontop the sandbar, stretched our legs and ate some sandwiches.

on top of
over all of, over the surface of; in addition to
on top

    Türkische aussprache

    ôn tôp

    Aussprache

    /ˈôn ˈtôp/ /ˈɔːn ˈtɔːp/

    Etymologie

    [ 'on, 'än ] (preposition.) before 12th century. Middle English an, on, preposition and adverb, from Old English; akin to Old High German ana on, Greek ana up, on.

    Gemeinsame Collocations

    on top of

    Videos

    ... up a lot. And one of the top-voted questions was about, you know, would you ever make a ...
    ... on Google, what we call as the best of Google on top of ...
Favoriten