Çocuklar ağlamak üzereydi.
- The children were on the verge of crying.
Tom Mary'nin ağlamak üzere olduğunu görebiliyordu.
- Tom could see that Mary was on the verge of crying.
Tom açlığın eşiğindeydi.
- Tom was on the verge of starvation.
Onun işinin iflasın eşiğinde olduğunu duyuyorum.
- I hear his business is on the verge of ruin.