Yanımda hiç param yok.
- I don't have any money on me.
Sorun şu an yanımda paramın olmamasıdır.
- The trouble is that I have no money on me now.
Tom onu kendi başına yaptı.
- Tom did that on his own.
Tom kendi başına çekip çeviremez.
- Tom can't manage on his own.
Her gün onun üzerinde çalıştım.
- I worked on it day after day.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
beers on me - biralar benden.
... a bill in his first year that would reform our ' our immigration system, protect legal ...
... He said in his first year he'd put out an immigration plan that would deal with our ...