Eğer şimdi başlarsan vaktinde varman gerekir.
- You ought to be on time if you start now.
Tom her zaman vaktinde gelmez fakat Mary genellikle gelir.
- Tom doesn't always arrive on time, but Mary usually does.
Oyun tam zamanında başladı.
- The play began exactly on time.
Sen tam zamanında geldin.
- You're right on time.
Uçak zamanında kalktı.
- The plane took off on time.
Uçak zamanında kalktı.
- The airplane took off on time.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
The train arrived on time for the first time this week.