on-the-job

listen to the pronunciation of on-the-job
Englisch - Türkisch

Definition von on-the-job im Englisch Türkisch wörterbuch

working
{i} çalışma

O gerçekten şirin ve bu yüzden onunla çalışmayı seviyorum - He's really cute, and so I like working with him.

Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar. - They had been working together for common interests.

on the job
(Ticaret) görevde
on the job
(deyim) iş ile ilgili
on the job
işbaşında
working
çalış durumda olan
working
çalıştırma

Makineleri çalıştırmaya devam etmeliyiz. - We have to keep the machines working.

working
işleyiş

Paranın bir hükmü kalmadığında sistemin tüm işleyişi durur. - When money ceases to have value, the entire system stops working.

working
çalışma jüyesi
working

O benim iş arkadaşımdır. - He is my working mate.

Sen her ne zaman hazır olursan, ben işe başlamaya hazırım. - I'm ready to start working whenever you are.

on the job
iş başında, görev başında
on the job
(deyim) is basinda. sleep/lie down... isi kaytarmak
on the job
iş başında

İş başında yemek yememelisin. - You're not supposed to eat on the job.

Tom iş başında içki içerken bulundu. - Tom was found out drinking on the job.

on the job
sevişmekte
on the job
iş üstünde
on the job
işi olan
working
{s} çalışan

Çalışan erkekler sert elma şırası içtiler. - Working men drank hard apple cider.

Ben Manny tarafından yönetilen, veri transferi üzerine çalışan çalışma grubu, 14 Ocak 1999'da bir toplantı yapacak. - The working group on data transfer, led by Ben Manny, will hold a meeting on Jan 14, 1999.

working
{i} işletme

İşletme mastırımı bitirme üzerinde çalışıyorum. - I'm working on finishing my MBA.

working
(sıfat) çalışan, işleyen, temel, yeterli, çalışma, iş
working
{i} işleme
working
{i} işleme tarzı
working
(isim) çalışma, işleme, iş, işletme, üretme, halletme, çaba, mayalanma, kazı (maden)
working
köpüren
working
working conditions ç
working
{i} çaba
working
working class işçi sınıfı
working
{i} halletme

Şunu halletmek üzerine çalışıyoruz. - We're working on getting that done.

working
{s} yeterli

Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum. - I'm working like crazy to make sure I have enough time.

Englisch - Englisch
obtained whilst working
relating to or associated with a job or employment; "on-the-job training"; "on-the-job requirements
see job. while working, or at work in-service, in-house in-house
Having sex
working, busy
watchful and prepared for action; "bird watchers on the alert for a rare species"; "cops were on the job and caught them red-handed"
actively engaged in paid work; "the working population"; "the ratio of working men to unemployed"; "a working mother"; "robots can be on the job day and night"
working
on-the-job

    Aussprache

    Videos

    ... as you're looking for a job, making it easier for you to be ...
    ... That's the toughest period of time to lose your job. ...
Favoriten