She is a second-rate singer at best.
- Olsa olsa o, ikinci sınıf bir şarkıcı.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
One professor says that even if Alex is using words, it's wrong to call it a language.
- Bir profesör, Alex kelimeler kullanıyor olsa bile buna dil demenin yanlış olacağını söylüyor.
Even if he's very nice, I don't really trust him.
- Çok kibar olsa bile ona kesinlikle güvenmiyorum.
I am quite willing to do anything for you.
- Senin için ne olsa yapmaya hazırım.
Anyhow it will be a good idea to hurry up.
- Nasıl olsa acele etmek iyi bir fikir olacak.
Even though he is my neighbour, I did not know him well.
- Komşum olsa da onu iyi tanımıyordum.
Even though it's optional, you should still do the homework.
- Bu, isteğe bağlı olsa da hala ev ödevini yapman gerekiyor.
Anybody could do this.
- Bunu kim olsa yapabilir.
Wouldn't you like to learn a foreign language? — Who cares? These days, everyone speaks English anyway!
- “Yabancı bir dil öğrenmek istemez misin?” — “Boş versene. Bugünlerde nasıl olsa herkes İngilizce konuşuyor!”
You didn't have to tell Tom to do that. He'd have done it anyway.
- Tom'a onu yapmasını söylemek zorunda değildin. O nasıl olsa onu yapardı.
The boy's expression showed his disappointment, but even so he looked up at our faces with a glimmer of hope.
- Çocuğun ifadesi hayal kırıklığını gösterdi, ama öyle olsa bile o umut ışığı ile yüzümüze baktı.
Even so, you are a human.
- Öyle olsa bile, sen bir insansın.
Tom continued reading the newspaper even though the burglar alarm had gone off.
- Tom, hırsız alarmı çalmaya başlamış olsa bile gazete okumaya devam etti.
Even though it's a bit cold, let's go swimming.
- Biraz soğuk olsa bile yüzmeye gidelim.
Even though he has a college degree, Tom works as a janitor.
- Bir üniversite diplomasına sahip olsa da, Tom hademe olarak çalışır.
Even though he is my neighbour, I did not know him well.
- Komşum olsa da onu iyi tanımıyordum.