Even if he is busy, he will come.
- O, meşgul olsa bile gelecek.
Even if he's very nice, I don't really trust him.
- Çok kibar olsa bile ona kesinlikle güvenmiyorum.
The boy's expression showed his disappointment, but even so he looked up at our faces with a glimmer of hope.
- Çocuğun ifadesi hayal kırıklığını gösterdi, ama öyle olsa bile o umut ışığı ile yüzümüze baktı.
Even so, the Earth moves!
- Öyle olsa bile, Dünya hareket ediyor!
Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
- Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
Even though Tom is on the team, he's just a bench warmer.
- Tom takımda olsa bile, o sadece yedek kulübesinde bekler.