That car salesman was a pretty off the wall kind of guy.
- O araba satıcısı oldukça acayip bir adam.
She sang pretty well.
- O oldukça güzel söyledi.
In spite of the sunny weather, the air was rather chilly.
- Güneşli havaya rağmen, hava oldukça serindi.
The shoes you are wearing look rather expensive.
- Giydiğin ayakkabılar oldukça pahalı görünüyorlar.
It is quite a big number.
- Oldukça büyük bir numara.
Your son must be quite tall by now.
- Oğlun şimdiye kadar oldukça uzun olmalı.
Tom did fairly well on the test he took yesterday.
- Tom dün girdiği sınavda oldukça iyi yaptı.
Tom speaks French fairly well, doesn't he?
- Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşur değil mi?
Tom is such a diffident man. He seems to have quite low self-esteem.
- Tom böylesine çekingen bir adam. O oldukça kendine güvensiz gibi görünüyor.
Such incidents are quite common.
- Bu gibi olaylar oldukça yaygındır.
Tom's dog is a pretty good swimmer.
- Tom'un köpeği oldukça iyi bir yüzücü.
I went to the theater quite early with a view to getting a good seat.
- İyi bir koltuk almak amacıyla tiyatroya oldukça erken gittim.
I have a good many things to do today.
- Bugün yapacak oldukça çok şeyim var.
Quite well, thank you.
- Oldukça iyiyim, teşekkür ederim.
He has been well off since he started this job.
- O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
- Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
I'm reasonably certain of it.
- Ben bundan oldukça eminim.
This area has been considerably built up of late.
- Bu alan oldukça geç inşa edilmiştir.
Your family has considerably increased since my last voyage.
- Son yolculuğumdan beri ailen oldukça arttı.
The region is relatively rich in mineral resources.
- Bölge maden kaynakları açısından oldukça zengindir.
It seems perfectly reasonable.
- Oldukça makul görünüyor.
That's a fairly reasonable price.
- O oldukça makul bir fiyat.
That's something that happens quite often.
- O, oldukça sık olan bir şeydir.
Tom certainly has some pretty old-fashioned ideas.
- Tom'un kesinlikle bazı oldukça eski-moda fikirleri var.
Tom can do all sorts of things quite well.
- Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
Tom sort of liked Mary.
- Tom Mary'yi oldukça sevdi.
This typewriter has seen plenty of use.
- Bu daktilo oldukça sık kullanılmıştır.
Tom reads a great deal.
- Tom oldukça çok okur.
Tom travels a great deal.
- Tom oldukça çok seyahat eder.
Tom won a sizable amount of money.
- Tom oldukça büyük bir miktarda para kazandı.
Tom speaks French fairly well, doesn't he?
- Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşur değil mi?
Tom did fairly well on the test he took yesterday.
- Tom dün girdiği sınavda oldukça iyi yaptı.