Oldu (tamam, anlaştık) hadi hemen işe koyulalım - Deal, let's get down to work.
That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
- O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
Since then, a great deal of change has occurred in Japan.
- O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu.
To my surprise, she spoke English very well.
- Benim için sürpriz oldu, o çok iyi İngilizce konuştu.
I see you're doing very well in your business.
- İşinizde çok iyi olduğunuzu görüyorum.
The exhibition is well worth a visit.
- Sergi bir ziyarete oldukça değer.
He got well acquainted with the history of Japan.
- O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
We agreed that his actions were warranted.
- Onun eylemlerinin haklı neden olduğunu kabul ettik.
Tom agreed that Mary's suggestions were good ones.
- Tom Mary'nin önerilerinin iyi olanlar olduğunu kabul etti.
I'm glad you're okay.
- İyi olduğuna sevindim.
Any book will be okay as long as it is interesting.
- İlginç olduğu sürece herhangi bir kitap iyi olacaktır.
I thanked him for what he had done.
- Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.
I have no regrets for what I have done.
- Yapmış olduğumdan hiçbir pişmanlık duymuyorum.