Tom thinks there's a good possibility that Mary will agree to babysit the children on Friday night.
- Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor.
Is there any possibility that he'll win the election?
- Onun seçimi kazanması için herhangi bir olasılık var mı?
Tomorrow there's a high probability it will rain.
- Yarın yağmur yağacağına dair yüksek bir olasılık var.
The probability to win is 0.001%.
- Kazanmak için olasılık % 0.001'dir
There is neither contingency nor free will.
- Ne olasılık ne de özgür irade var.
This book sees the protagonist conquer insurmountable odds and save the day.
- Bu kitap kahramanın aşılmaz olasılıkları fethettiğini görür ve günü kurtarır.
Those are pretty bad odds.
- Onlar oldukça kötü olasılıklar.
Plausibility changes with different circumstances.
- Olasılık farklı koşullarla değişir.
There's a good chance that Tom doesn't know what Mary has done.
- Tom'un Mary'nin ne yaptığını bilmediğine dair iyi bir olasılık var.
I want to minimize the chances of another accident.
- Başka kaza olasılıklarını en aza indirgemek istiyorum.
In all likelihood, the president will serve a second term.
- Büyük olasılıkla, devlet başkanı ikinci bir dönem hizmet edecek.
In all likelihood, the president will serve a second term.
- Büyük olasılıkla, devlet başkanı bir dönem daha görev yapacak.
Tom is probably lost.
- Tom büyük olasılıkla kayboldu.
But probably I'll be the last, which is a pity.
- Fakat büyük olasılıkla sonuncu olacağım, bu acınacak bir durum.
It's possible, but not probable.
- Bu mümkün, ama olası değildir.
It is probable that her first album will sell well.
- Onun ilk albümünün iyi satacağı olasıdır.
It's possible, but not probable.
- Bu mümkün, ama olası değildir.
It is possible that he has had an accident.
- Bir kaza geçirmiş olması olasıdır.
Tom is a potential babysitter.
- Tom olası bir bebek bakıcısıdır.
I know the potential consequences.
- Ben olası sonuçları biliyorum.
Are we likely to arrive in time?
- Zamanında varma olasılığımız var mı?
Traffic accidents are likely to occur on rainy days.
- Trafik kazalarının yağışlı günlerde meydana gelmesi olasıdır.
Is it scientifically plausible?
- Bilimsel olarak olası mı?
I've already checked those possibilities.
- Bu olasılıkları zaten kontrol ettim.
I've considered all of those possibilities.
- Tüm bu olasılıkları düşündüm.
The company invited their prospective customers to the party.
- Şirket, olası müşterilerini partiye davet etti.
Are we likely to arrive in time?
- Zamanında varma olasılığımız var mı?
Traffic accidents are likely to occur on rainy days.
- Trafik kazalarının yağışlı günlerde meydana gelmesi olasıdır.
Experts have offered three possible explanations.
- Uzmanlar üç olası açıklama teklif etti.
Life offers us millions of possibilities.
- Binlerce olasılık bizi yeni bir hayata davet ediyor.