olağandışı

listen to the pronunciation of olağandışı
Türkisch - Englisch
{s} extraordinary

Mary got extraordinary grades. - Mary olağandışı notlar aldı.

Tom is an extraordinary jumper. - Tom olağandışı bir atlamacıdır.

out of the way
unusual, out of the ordinary; extraordinary; abnormal
unusual, exceptional; abnormal, strange
uncommon
singular
offbeat
abnormal
unwonted
out of the common
unusual

It's unusual for Tom to be late. - Tom'un geç kalması olağandışıdır.

I thought it was unusual that he was up so late at night. - Onun gece geç saatlere kadar yatmamasının olağandışı olduğunu düşündüm.

out of the ordinary
preternatural
peculiar
esoteric
deviant
particular
uncommonly
special
freak
olağandışı bitiş
abend, abnormal termination
olağandışı hislerle ilgili olan
extrasensory
olağandışı olarak
extraordinarily
olağandışı olarak
uncommonly
olağandışı olarak
unusually

He was described as an unusually passionless person. - O, olağandışı olarak tutkun olmayan bir kişi olarak tanımlandı.

olağandışı son
abnormal end , abnormal termination
acil ve olağandışı masraf
(Askeri) emergency and extraordinary expense
acil ve olağandışı masraf yetkilisi; kaçma ve kurtulma
(Askeri) emergency and extraordinary expense authority; evasion and escape