Something bad was about to happen.
- Kötü bir şey olmak üzereydi.
Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
- Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
If you want to become my friend, then also become the friend of my friend.
- Arkadaşım olmak istiyorsan, öyleyse arkadaşımın arkadaşı da olursun.
I'd like to become a famous soccer player.
- Ünlü bir futbolcu olmak istiyorum.
Tom is fitted to become a businessman.
- Tom bir iş adamı olmak için uygundur.
He's not fit to be a teacher.
- O bir öğretmen olmak için uygun değil.
I want to get a haircut before I go on the trip.
- Yolculuğa çıkmadan önce saç tıraşı olmak istiyorum.
He won't go on to graduate school.
- Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.
- Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.
Tom has what it takes to be successful.
- Tom başarılı olmak için gereken niteliklere sahip.
Tom wants to graduate from college before he turns 24 years old.
- Tom, 24 yaşını doldurmadan önce üniversiteden mezun olmak istiyor.
Remember to check to make sure the gas has been turned off before you go out.
- Dışarı çıkmadan önce gazın kapatıldığından emin olmak için kontrol etmeyi unutma.
Tom was happy to be home after being away for so long.
- Tom uzun süre uzaklarda bulunduktan sonra evde olmaktan mutluydu.
Tom certainly has a lot to be happy about.
- Tom'un mutlu olmak için kesinlikle çok şeyi var.
Tom looked around to make sure nothing else was happening.
- Tom başka bir şey olmadığından emin olmak için etrafına baktı.
I want to make sure that I don't catch the flu.
- Gribe yakalanmayacağımdan emin olmak istiyorum.
Tom doesn't like being around children because he's always afraid of catching a cold from one of them.
- Tom onlardan birinden her zaman soğuk algınlığı kapmaktan korktuğu için çocukların etrafında olmaktan hoşlanmaz.
Can you at least pretend you want to be here?
- Sen en azından senin burada olmak istediğini taklit edebilir misin?
I don't know what's worse: being stupid or pretending to be stupid.
- Hangisinin daha kötü olduğunu bilmiyorum: aptal olmak mı yoksa aptalmış gibi yapmak mı?
Why does everything have to happen to us?
- Neden her şey bize olmak zorunda.
I want to make sure nothing will happen to Tom.
- Tom'a bir şey olmayacağından emin olmak istiyorum.
A man decides he wants to be king; thousands of people die shortly thereafter as a result of this desire.
- Bir adam kral olmak istediğine karar verir; çok geçmeden bu arzunun sonucu olarak binlerce insan ölür.
The teacher was far from satisfied with the result.
- Öğretmen sonuçtan memnun olmaktan uzaktı.
Tom came here to help us fill out these forms.
- Tom bizim bu formları doldurmamıza yardımcı olmak için buraya geldi.
Tom didn't have to be so formal.
- Tom çok resmi olmak zorunda değildi.
Men do not exist in this world to become rich, but to become happy.
- Bu dünyada erkekler zengin olmak için değil, mutlu olmak için var olurlar.
I want to be a pilot when I grow up.
- Büyüdüğüm zaman bir pilot olmak istiyorum.
Eat your vegetables so that you will grow up to be big and strong.
- Büyük ve güçlü olmak için büyüyebilesin diye sebzelerini ye.
Christine stayed in the shade all day, because she didn't want to get a sunburn.
- Christine tüm gün gölgede kaldı, çünkü güneş yanığı olmak istemiyordu.
Tom had trouble getting online.
- Tom çevrim içi olmakta zorlanıyordu.
It must be nice to have friends in high places.
- Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
Would you like to have dinner with me tonight?
- Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
It was tremendously exciting to be in Boston at that time.
- O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
What do you want to be in the future?
- İlerde ne olmak istiyorsun?
Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success.
- Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.
Tom has come all the way from Boston to be with us today.
- Tom bugün bizimle olmak için Boston'dan bütün yolu katetti.
I had to make sure Tom was still planning to come.
- Tom'un hâlâ gelmeyi planladığından emin olmak zorundaydım.
We have to be there on time, so don't stand me up tomorrow!
- Biz zamanında orada olmak zorundayız, bu yüzden yarın beni bekletme.
To stand in your own feet means to be independent.
- Kendi ayakların üzerinde durmak bağımsız olmak anlamına gelir.
Tom always thought he'd like to become a forest ranger.
- Tom her zaman bir orman bekçisi olmak istemeyi düşündü.
Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
- x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.