Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
- He will find the bus stop easily.
Ahşap evler kolayca tutuşurlar.
- Wooden houses catch fire easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
- They did not break apart easily.
O, evini kolaylıkla bulabildi.
- He could find her house easily.
Bu uçak rahatça 400 yolcu taşıyabilir.
- This airplane accommodates 400 passengers quite comfortably.
Yeni evimize rahatça yerleştik.
- We are comfortably established in our new home.