Tom'a iyi bir iş teklif edildi.
- Tom was offered a good job.
Tom'a daha iyi bir iş teklif edildi.
- Tom has been offered a better job.
Size özel bir teklif vermek için buradayım.
- I'm here to give you a special offer.
Tom bana reddemiyeceğim bir öneride bulundu.
- Tom made me an offer I couldn't refuse.
Öneri geri çevrilemeyecek kadar çok iyidir.
- The offer is too good to be turned down.
Tom'un ne teklif etmek zorunda olduğuna bakalım.
- Let's see what Tom has to offer.
Sana bir iş teklif etmek istiyorum.
- I'd like to offer you a job.
Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
- We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
Bu teklif gerçek olamayacak kadar çok iyi görünüyor. Bit yeniği nedir.
- That offer sounds too good to be true. What's the catch?
Sana biraz yardım önermek istiyorum.
- I'd like to offer you some help.
Bazen yardımı kabul etmek onu önermekten daha zordur.
- Sometimes, accepting help is harder than offering it.
Yardımımı sunmak için aradım.
- I called to offer my assistance.
Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kursları sunmaktadır.
- This school offers English, French and Spanish courses.
Onun şirketi halka arz hisse sattığında Tom milyarder oldu.
- Tom became a billionaire when his company sold shares in an initial public offering.
Size özel bir teklif vermek için buradayım.
- I'm here to give you a special offer.
Onların teklifini kabul edip etmeyeceğimize karar vermek için üç saatimiz var.
- We have three hours to decide whether we're going to accept their offer.
Bu restoran gerçekten bazı nefis yemekler sunuyor.
- This restaurant offers some really exquisite dishes.
Siz hiç günlük turlar sunuyor musunuz?
- Do you offer any day tours?
Tom şirketin sunduğu erken emeklilik paketini aldı.
- Tom took the early retirement package the company offered.
Paul, yeni bir plan sundu.
- Paul offered a new plan.
O kadar mutluydum ki teşekkürlerimi sunmayı unuttum.
- I was so happy that I forgot to offer my thanks.
Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kursları sunmaktadır.
- This school offers English, French and Spanish courses.
İstenen fiyattan% 30 daha düşük teklif ettim.
- I offered 30% less than the asking price.
Biz bu yeni ürünleri liste fiyatının % 20 altında sunabiliriz.
- We can offer these new products at 20% below list price.
Tom ona teklif ettiğimiz rüşveti kabul etmek için isteksiz görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to accept the bribe we're offering him.
Senin onayınla, işi ona teklif etmek istiyorum.
- With your approval, I would like to offer him the job.
Bir öneri sunmak istiyorum.
- I'd like to offer a proposal.
Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kursları sunmaktadır.
- This school offers English, French and Spanish courses.
She offered to help with her homework.
He offered his good will for the Councilman's vote.
The opportunity, however, did not offer till next morning, for Phoebe did not come to bed till long after I was gone to sleep.
What's in his offer?.
The next stage is to remove and replace the top part of the right side lip, and offer the lid to the car to ensure all the shapes and gaps are okay.
His first letter was not a real offer, but an attempt to determine interest.
... And we offered 5 gigabytes free. ...
... and we won't agree on everything when I offered night is a set of concrete ...