Size özel bir teklif vermek için buradayım.
- I'm here to give you a special offer.
Öneriyi geri çevirmek zorunda olmam makul görünüyor.
- It stands to reason that I should decline the offer.
Öneri geri çevrilemeyecek kadar çok iyidir.
- The offer is too good to be turned down.
Size iş teklif etmek istiyoruz.
- We want to offer you the job.
Senin onayınla, işi ona teklif etmek istiyorum.
- With your approval, I would like to offer him the job.
Bu teklif gerçek olamayacak kadar çok iyi görünüyor. Bit yeniği nedir.
- That offer sounds too good to be true. What's the catch?
Onun teklifini reddetti.
- She refused his offer.
Sana biraz yardım önermek istiyorum.
- I'd like to offer you some help.
Sana işini geri önermek istiyorum.
- I'd like to offer you your job back.
Bir öneri sunmak istiyorum.
- I'd like to offer a proposal.
Yardımımı sunmak için aradım.
- I called to offer my assistance.
Onun şirketi halka arz hisse sattığında Tom milyarder oldu.
- Tom became a billionaire when his company sold shares in an initial public offering.
Onların teklifini kabul edip etmeyeceğimize karar vermek için üç saatimiz var.
- We have three hours to decide whether we're going to accept their offer.
Size özel bir teklif vermek için buradayım.
- I'm here to give you a special offer.
Birçok yazılım şirketi, işlevselliği sınırlı olsa da, ürünlerinin ücretsiz versiyonlarını sunuyorlar.
- Many software companies offer free versions of their products, albeit with limited functionality.
Sana bir seçenek sunuyorum.
- I'm offering you a choice.
Hiç gece turları sunuyor musunuz?
- Do you offer any night tours?
Paul, yeni bir plan sundu.
- Paul offered a new plan.
Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kursları sunmaktadır.
- This school offers English, French and Spanish courses.
Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
- Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
Biz bu yeni ürünleri liste fiyatının % 20 altında sunabiliriz.
- We can offer these new products at 20% below list price.
Mağaza yakında kapanıyor ve her şeyi yarı fiyata sunuyor.
- The store is closing soon and is offering everything at half price.
Senin onayınla, işi ona teklif etmek istiyorum.
- With your approval, I would like to offer him the job.
Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.
- Jane offered to take care of our children when we were out.
Tom herhangi bir açıklama sunmadı.
- Tom didn't offer any explanation.
Bir öneri sunmak istiyorum.
- I'd like to offer a proposal.
She offered to help with her homework.
He offered his good will for the Councilman's vote.
The opportunity, however, did not offer till next morning, for Phoebe did not come to bed till long after I was gone to sleep.
What's in his offer?.
The next stage is to remove and replace the top part of the right side lip, and offer the lid to the car to ensure all the shapes and gaps are okay.
His first letter was not a real offer, but an attempt to determine interest.