of play

listen to the pronunciation of of play
Englisch - Türkisch

Definition von of play im Englisch Türkisch wörterbuch

playing
{i} çalma

Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak. - Next month it'll be five years since he began playing the violin.

Gitar çalmak benim hobim. - My hobby is playing the guitar.

playing
{f} oyna

O, tenis oynamaya düşkün. - He is fond of playing tennis.

Futbol oynamayı severim. - I like playing football.

playing
{i} oyun

Onu her ziyaret edişinizde, onu video oyunları oynarken bulacaksınız. - Whenever you visit him, you will find him playing video games.

Bilgisayar oyunu oynuyorum. - I am playing a browser game.

playing
{i} oynama

Futbol oynamayı severim. - I like playing football.

Tenis ve golf oynamaktan hoşlanırım. - I like playing tennis and golf.

playing
oynayarak

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor. - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.

Tom'un oyun oynayarak ne kadar çok zaman harcadığına şaşırırdın. - You'd be amazed how much time Tom spends playing games.

Englisch - Englisch
playing
of play

    Türkische aussprache

    ıv pley

    Aussprache

    /əv ˈplā/ /əv ˈpleɪ/

    Videos

    ... But when a bunch of us on the Play team got together to talk ...
    ... you to play the full court press. ...
Favoriten