Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Şimdiye kadar böylesine güzel bir gün batımı gördün mü?
- Have you ever seen such a beautiful sunset?
Bu şu ana kadar gördüğüm en güzel gün batımıdır.
- This is the prettiest sunset I have ever seen.
Böyle güzel bir günbatımını hiç görmedik.
- Never did we see such a beautiful sunset.
Bu, bugüne kadar gördüğüm en güzel günbatımı.
- This is the most beautiful sunset that I have ever seen.
Gün batımından sonra, alanın üzerinde ince bir sis belirdi.
- After sunset, a thin mist appeared over the field.
Tom bitkileri sulamayı bitirdikten sonra, o, gün batımının keyfini çıkarmak için veranda da oturdu.
- After Tom finished watering the plants, he sat down on the porch to enjoy the sunset.
Tom günbatımına bakarken teneke düdüğünü çalarak rıhtımda oturmayı sever.
- Tom likes to sit on the dock playing his tin whistle while looking at the sunset.
Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
Tom balkonda güneşin batışına bakıyordu.
- Tom was on the balcony, looking at the sunset.