O Portekizce konuşur.
- He speaks Portuguese.
Portekizce, İngilizce ve Rusça biliyorum.
- I know Portuguese, English, and Russian.
Bize Ferdinand Magellan'ın Portekizli olduğu ama İspanya'nın hizmetinde çalıştığı öğretildi.
- We were taught that Ferdinand Magellan was Portuguese but worked in the service of Spain.
Benim tarih öğretmenim eski bir Portekizli.
- My history teacher is an old Portuguese.
O Portekizce konuşur.
- He speaks Portuguese.
Angola bir zamanlar bir Portekiz bölgesiydi.
- Angola was once a Portuguese territory.
The British army had already moved over the border and the commander had established his HQ high in the central Portuguese mountains at Viseu.