Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Servet mirasçılar arasında eşit olarak bölündü.
- The property was divided equally among the heirs.
Her dil konuşanları için eşit ölçüde değerli ve kıymetlidir.
- Every language is equally precious and valuable to its speakers.
Beyaz erik brendisi bir kompostoda eşit ölçüde lezzetlidir.
- Mirabelles are equally delicious in a compote.
Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular.
- They made equally tough demands.
Her ikisi de aynı derecede makul.
- Both are equally plausible.