O yoksul olduğu gibi cömerttir.
- Poor as he is, he is generous.
Cömert davet için teşekkür ederiz fakat misafirliğin tadını kaçırmak istemiyoruz.
- Thank you for the generous invitation but we don't want to wear out our welcome.
Yemekler arasında genellikle bol miktarda şekerleme, dondurma, patlamış mısır ve meyve yiyebiliyor.
- Between meals, he usually manages to stow away a generous supply of candy, ice cream, popcorn and fruit.
O, tanıdığım en eli bol insanlardan biridir.
- She is one of the most generous people I know.
Zengin doğasında oynamamalısın.
- You should not play on his generous nature.
Sekiz Ağustosta Ulusa seslendi.
- He spoke to the nation on August eighth.
Aziz Augustine tarafından yazılan İtiraflar bize ortodokslukta biten entelektüel arayışın zamansız bir hikayesini anlatır.
- Confessions by St. Augustine tells us the timeless story of an intellectual quest that ends in orthodoxy.