O ülkenin en prestijli üniversitesinde felsefe okuyor. - She studies philosophy at the country's most prestigious university.
O ülkenin en prestijli üniversitesinde felsefe okuyor.
She studies philosophy at the country's most prestigious university.
Dan prestijli bir müzik okuluna başladı. - Dan attended a prestigious music school.
Dan prestijli bir müzik okuluna başladı.
Dan attended a prestigious music school.