Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
- Never have I heard anyone say a thing like that.
John'dan başka hiç kimse onu duymadı.
- Nobody but John has heard of it.
Tom çok sessizce konuştu ama duyulmak için yeterince yüksek sesle konuştu.
- Tom spoke very quietly, but loud enough to be heard.
Duyulmak için bağırmak zorunda kaldım.
- I had to shout in order to be heard.
... A lot of what you'll hear today is about how we can push ...
... Friends hear that he's back. ...