Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
Kendi sorunlarınızla yüzleşecek kadar büyümüşsünüzdür.
- You're grown up enough to face your own problems.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Çocuk bir yetişkine benziyordu.
- The boy looked like a grown-up.
Tom yıllardır buğday yetiştirdi.
- Tom has grown wheat for many years.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
... but there's virtually nowhere in Europe where sugar can grow. ...
... And one of the things that makes us grow as an economy is when everybody participates ...