Bu gerçek unutulmamalı.
- This fact must not be forgotten.
Sözlüğümü geri vermeyi unuttu.
- He forgot to give back my dictionary.
Yaşamın anlamı, sanki hiç yaşamamış gibi unutulmaktır.
- The meaning of life is to be forgotten as if you never were.
Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
- The event was forgotten in progress of time.
Bu gerçek unutulmamalı.
- This fact must not be forgotten.
Alçakgönüllülük unutulmuş bir erdemdir.
- Humility is a forgotten virtue.
Tamamen unutulmuş olduğunu düşünecek.
- He will think he has been completely forgotten.
... forget, "The unfinished manuscript of the greatest work of the greatest scientist of ...
... And let's not forget, accurate. ...