Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
- The suitcase contained nothing but dirty clothes.
Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.
- The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.
Tom, Mary'ye pis pis baktı.
- Tom gave Mary a dirty look.
O pis ellerini benden uzak tut!
- Keep your dirty hands off me!
Tom kirlenmekten korkmuyor.
- Tom isn't afraid to get dirty.
Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları asla anlatmam.
- I know some dirty jokes, but I never tell them.
Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları anlatmam.
- I know some dirty jokes, but I don't tell them.
İğrenç şakalardan hoşlanmıyorum.
- I don't like dirty jokes.
Tom'un ayakkabıları iğrenç.
- Tom's shoes are dirty.
The old flag was a dirty white.