Bush çalışkan bir ekip kurdu.
- Bush put together a hard-working team.
Seni ekiple tanıştıracağım.
- I'll introduce you to the team.
Onun favori beyzbol takımı Devler'dir, fakat o Aslanlar'ı da seviyor.
- His favorite baseball team is the Giants, but he also likes the Lions.
Ben yeni takımın kaptanı değilim.
- I am not the captain of the new team.
İyi bir takım oluşturacağız.
- We'll make a good team.
Biz mükemmel bir takım oluşturacaktık.
- We'd make a perfect team.