Ayakkabılarım cilalanmalı.
- My shoes need polishing.
Onun arabasının güzel bir cilası var.
- Her car has a nice polish.
Polonya'ya Polonya dilinde Polska denilir.
- Poland is called Polska in Polish.
Polonya dili benim ana dilimdir.
- Polish is my native language.
Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
- Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
Timuçin, Lehçe öğreniyor.
- Timuçin learns Polish.
Aslında Marie Curie Fransız değil, Polonyalıdır.
- In fact, Marie Curie is Polish, not French.
Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır.
- Felicja's mother is a Polish of Romanian origin.
Bir kirpiyi parlatmanın yolu yok.
- There's no way to polish a hedgehog.
Tom ayakkabılarını parlatmamı istedi.
- Tom asked me to polish his shoes.
Tom ayakkabılarını cilalamak istedi.
- Tom wanted to polish his shoes.
Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını cilalamayı unutma.
- Don't forget to polish your shoes before you go out!
Aslında Marie Curie Fransız değil, Polonyalıdır.
- In fact, Marie Curie is Polish, not French.
Polonyalı bir bayanla evlendim.
- I am married to a Polish woman.