Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
- Please don't leave valuable things here.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Dolapta Tom'un eşyalarının bulunduğu bir kutu buldum.
- I found a box of Tom's things in the closet.
Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
- I thought you'd be the last person to do such a thing.
Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
- The life of a person is a transient thing.
Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
- Try to see things as they really are.
Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
- We see things differently, according to whether we are rich or poor.
Tüm canlılar bir gün ölür.
- All living things die some day.
Eğer su olmasa canlılar yaşayamaz.
- If it were not for water, no living things could live.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
- I'm not good at classifying things.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
- I have so many things I don't need.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
- People buy things they don't need.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Konuları sallantıda bırakmayı sevmiyorum.
- I don't like to leave things up in the air.
Tom başka hiç kimsenin yapmak istediği her şeyi yapmak için gönüllüydü.
- Tom volunteered to do all the things no one else wanted to do.
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.