I cannot believe you did not see him then.
- O zaman onu görmediğine inanmıyorum.
I was watching TV then.
- O zamanda televizyon seyrediyordum.
Mr. Clinton was governor of Arkansas at the time.
- Bay Clinton, o zamanlar Arkansas'ın valisiydi.
Tom was the only person in the room at the time.
- O zaman, Tom odadaki tek kişiydi.
If only you had told me the whole story at that time!
- Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!
By that time I'll have already left.
- O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
Were you reading a book at that time?
- O zaman bir kitap okuyor muydunuz?
At that time, Mexico was not yet independent of Spain.
- O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi.
By then, however, it was too late.
- Ancak, o zamana kadar, çok geçti.
I'll be back by then.
- O zamana kadar döneceğim.