This is John and that is his brother.
- Bu John'dur ve o da onun biraderidir.
His girlfriend is Japanese.
- Onun kız arkadaşı Japon.
Her hands were as cold as ice.
- Onun elleri buz kadar soğuktu.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
The eye of a hurricane is its center.
- Bir kasırganın gözü onun merkezidir.
By 2030 twenty-one percent of its population will be over sixty-five.
- 2030'a kadar onun nüfusunun yüzde yirmi biri altmış beş yaşından büyük olacak.
She was advised by him not to go there by herself.
- Onun tarafından oraya tek başına gitmemesi tavsiye edildi.
We compared his work with hers.
- Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.