o kadar

listen to the pronunciation of o kadar
Türkisch - Englisch
so
{s} such

John spoke in such a loud voice that I could hear him upstairs. - John o kadar yüksek sesle konuştu ki onu üst kattan duyabildim.

His speech went on for such a long time that some people began to fall asleep. - Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.

so much

Don't worry about money so much. - Para için o kadar çok kaygılanma.

I cannot afford to pay so much. - O kadar fazla ödemeye param yetmez.

as
no less
insomuch
that

The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone. - Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan, tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların % 80 yok olabilir.

John was in such a hurry that he had no time for talking. - John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.

not so

I think that that book is not so interesting. - Sanırım o kitap o kadar ilginç değil.

There's not so much text in this book. - Bu kitapta o kadar çok konu yok.

it so
a) so, so much b) such c) that's all
1. so much; so. 2. That's all
tanto
o kadar ki
so that
o kadar ki
so much so
o kadar ki
so much so that
o kadar ki
insomuch that, so much so
o kadar ki
insomuch as
o kadar ki
insomuch that
o kadar ki
insomuch
Türkisch - Türkisch
o denli
o kadar
Favoriten