Gerçekler uzun yıllar boyunca açıklanmadı.
- The facts did not become public for many years.
Gerçekleri abartmayalım.
- Let's not exaggerate the facts.
Bu olay hakkındaki gerçeği bilmek istiyor musun?
- Would you like to know the truth about this fact?
Olay hakkındaki tüm gerçekler bilinene kadar bekleyin.
- Wait until all the facts in the case are known.
Bir kaynak olmadan olgusal ifadeler üretmeyin.
- Don't make factual statements without a source.
O kitap, olgusal hatalarla doludur.
- That book is full of factual errors.
Size gerçeklerle ilgili bilgi verdi mi?
- Did he acquaint you with the facts?
Mary bilgisayarında çalışıyor gibi davrandı ama aslında o, konuşmaya kulak misafiriydi.
- Mary pretended to be working on her computer, but in fact she was eavesdropping on the conversation.