Trafik kazasını polise bildirdi.
- He notified the police of the traffic accident.
Saat üçte başlayacağını bana bildirdi.
- He notified me that he would start at three.
Onun hakkında patronuna bildirmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to notify your boss about that.
Bayanlar ve baylar, lütfen insanları küresel ısınmaya katkıda bulunmayı bırakmaları ve doğa dostu ekipmanlar kullanmaları için uyarın.
- Ladies and gentlemen, please notify the people to stop contributing to global warming and use nature-friendly equipment.
Niçin polis bize bildirmedi?
- Why didn't the police notify us?
Bildirmemizi istediğin herhangi biri var mı?
- Is there anyone you'd like us to notify?
Polise haber vermek zorundayız.
- We have to notify the police.
Tamamen iyileştiğimi haber vermekten mutluluk duyuyorum.
- I am happy to notify you that I have fully recovered.
3 dakika sonra bana bildirir misin?
- Will you notify me after 3 minutes?
Onlar ona bildirecek.
- They will notify him.
Derhal polise ihbar etmelisin.
- You should notify the police at once.
Bence Tom'un ebeveynlerine haber vermeliyiz.
- I think we should notify Tom's parents.
Tamamen iyileştiğimi haber vermekten mutluluk duyuyorum.
- I am happy to notify you that I have fully recovered.