Tom zengin bir aileden geldiğini iddia etti.
- Tom claimed that he came from a rich family.
Tom deniz evinin yasa dışı eylemler için kullanıldığını bilmediğini iddia etti.
- Tom claimed that he didn't know his beach house was being used for illegal activities.
O, onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor fakat ona inanmıyorum.
- She claims that she knows nothing about him, but I don't believe her.
Tom onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor.
- Tom claims that he knows nothing about that.
Bazıları tam vücut tarayıcılarının dördüncü yasa değişikliğini ihlal ettiğini iddia etmektedir.
- Some claim that full-body scanners violate the Fourth Amendment.
Goethe iddia etti, yabancı dilleri konuşamayan birisi kendi dilini de bilmez.
- Goethe claimed, one who cannot speak foreign languages does not know one's own language either.
Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.
- Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.