O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That'll change nothing.
Aileniz hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- She knows nothing about your family.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That will change nothing.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That'll change nothing.
Utanacak hiç bir şeyin yok.
- You have nothing to be ashamed of.
Çaba olmadan hiç bir şey kazanılamaz.
- Nothing can be gained without effort.
Hiçlikten hiçlik gelir.
- From nothing comes nothing.
Akıllı insanlar hiçlikten nasıl para kazanılacağını bilirler.
- Clever people know how to make money out of nothing.
Ya hepsi, ya da hiçbiri.
- It's either everything or nothing.
O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.
- He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.
Senin değerin sıfırdan daha az.
- You're worth less than nothing.
Son puan iki sıfırdı.
- The final score was two to nothing.
Tom öyle bir şeyin bir daha asla olmayacağını söyledi.
- Tom said that nothing like that would ever happen again.
Bir şeyi asla bedava alamazsın.
- You never get something for nothing.
O, arabayı boşuna aldı.
- He got the car for nothing.
Ben bu kitabı boşuna aldım.
- I got this book for nothing.
Bu eski köyde hiçbir şey olmaz.
- Nothing ever happens in this old village.
Hiçbir şey tesadüfen olmaz.
- Nothing happens by chance.
Katiyen yapmayacaksın.
- You'll do nothing of the kind.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.
I didn't see nothing. .
Thomas Salusbury, Galileo's Dialogue Concerning the Two World Systems (1662): The Motion from London to Syria is as much as nothing; and nothing altereth the relation which is between them.
You're nothing to me now!.
What happened to your face? — It's nothing.
... So then you've got like nothing to orbit or negative. ...
... because Iran has refused to live up to their obligations. It has nothing to do with the ...