İç çamaşırı hariç hiçbir şey giymiyordu.
- He was wearing nothing but his underwear.
Gerçeği ama yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz?
- Do you swear to tell the truth and nothing but the truth?
Bu yalnızca tesadüftü.
- It was nothing but coincidence.
O sadece bir şakaydı.
- It was nothing but a joke.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Bu yalnızca tesadüftü.
- It was nothing but coincidence.
Gerçeği ama yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz?
- Do you swear to tell the truth and nothing but the truth?
... So string theory says that all subatomic particles of the universe are nothing but musical notes. ...
... physics is nothing but the laws of harmony of these strings. Chemistry is nothing but ...