Tom çok büyük bir risk alıyor.
- Tom is taking a tremendous chance.
Deprem büyük bir deniz dalgası yarattı.
- The earthquake created a tremendous sea wave.
Tom çok büyük bir risk alıyor.
- Tom is taking a tremendous chance.
Burası çok fazla ağrıyor.
- It hurts tremendously here.
Van Beethoven's ninth symphony is a tremendous piece of music.