not wanting to take some action; unwilling, hesitant; uncertain

listen to the pronunciation of not wanting to take some action; unwilling, hesitant; uncertain
Englisch - Türkisch

Definition von not wanting to take some action; unwilling, hesitant; uncertain im Englisch Türkisch wörterbuch

reluctant
gönülsüz

Bunu gönülsüzce yapma. - Do not do it reluctantly.

Tom bir şey söylemeye gönülsüz gibi görünüyor. - Tom seems reluctant to say anything.

reluctant
{s} isteksiz

Çok uzun bir tatil birini tekrar işe başlamak için isteksiz yapar. - Too long a holiday makes one reluctant to start work again.

Tom tek başına gitmeye isteksizdi. - Tom was reluctant to go by himself.

reluctant
{s} ağırdan alan
reluctant
gönülsüzlükle
reluctant
rızasızlık
reluctant
gönülsüzlük
reluctant
tereddütlü
not to take
almamak
reluctant
istenmeden yapılan
reluctant
istemeyiş
reluctant
zorla yapılan
Englisch - Englisch
reluctant

She was reluctant to lend him the money.

not wanting to take some action; unwilling, hesitant; uncertain
Favoriten