not to be sure

listen to the pronunciation of not to be sure
Englisch - Türkisch
emin olmamak
tam olarak bilmemek
emin olmamak, tam olarak bilmemek: I'm not sure how to do this. Bunun nasıl yapılacağını tam olarak bilmiyorum. She's not sure where he is
to be sure
şüphesiz

Şüphesiz, o bir şoktu. - It was a shock, to be sure.

Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil. - He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable.

to be sure
elbette

O elbette toplantıdaydı ama uyuyordu. - He was at the meeting, to be sure, but he was asleep.

O ünlü bir adam, elbette ben ondan hoşlanmıyorum. - He is a famous man, to be sure, but I don't like him.

to be sure
emin olmak

Tom'un burada olmayı planladığından emin olmak istedim. - I wanted to be sure Tom was planning to be here.

Hiç sorun çıkmayacağından emin olmak istiyorum. - I want to be sure that there will be no problems.

not to be
olmamak

Olmak ya da olmamak; O büyük bir sorun. - To be or not to be; That is a big question.

Sanırım kaba olmamak en iyisi. - I think it is best not to be impolite.

to be sure
muhakkak
not to be sure

    Türkische aussprache

    nät tı bi şûr

    Aussprache

    /ˈnät tə bē ˈsʜo͝or/ /ˈnɑːt tə biː ˈʃʊr/
Favoriten