not the same; different

listen to the pronunciation of not the same; different
Englisch - Türkisch

Definition von not the same; different im Englisch Türkisch wörterbuch

another
{s} öbür
another
başka

Bana başka bir kamera göster. - Show me another camera.

Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur. - It is difficult to translate a poem into another language.

another
bir daha

Neden bunu bir daha denemiyoruz? - Why don't we give this another try?

Tom resme bir daha baktı. - Tom took another look at the picture.

another
{s} farklı

Bu tamamıyla farklı bir konu. - That's a horse of another colour.

Oldukça farklı bir nedenden dolayı ona yazdım. - I wrote to him for quite another reason.

another
{s} bir (şey) daha: another match bir kibrit daha
another
{s} ayrı

Ayrıca başka bir nedeni vardı. - There also was another reason.

Otobüsler art arda ayrıldı. - The buses left one after another.

another
{s} başka, başka bir: another time başka sefer
another
başka bir tane

Bu gömleği sevmiyorum. Bana başka bir tane göster. - I don't like this shirt. Show me another.

Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum. - I'd like to exchange this book for another one.

another
bir tane daha

Sana bir tane daha alayım. - Let me buy you another one.

Lütfen bir tane daha al. - Please take another one.

another
{s} bir, ikinci bir: This is going to be
another
başka biri

Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun. - When you remember your own crimes, you forget another's.

Tom bir şey söyleyen fakat başka birini yapan insan türü değildir. - Tom isn't the kind of person who says one thing but does another.

another
başka (bir)
another
sair
another
bir (şey) daha
another
bir başka

Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim. - When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.

Onlar bunu bir başka gün bitirecekler. - They'll finish this another day.

another
başkası

Başkası konuşuyorken sözünü kesme. - Do not interrupt when another is speaking.

Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir. - If a tree dies, plant another in its place.

another
diğeri

Her ev diğerine yakındır. - Each house is near another.

Her ev diğerine bağırma mesafesindedir. - Each house is within shouting distance of another.

another
öbürü
another
başka birisi

Fadıl asla başka birisine zarar veremez. - Fadil can never hurt another person.

another
(sıfat) başka, öbür, ayrı, farklı, bambaşka
Englisch - Englisch
another
not the same; different
Favoriten