not the same; different

listen to the pronunciation of not the same; different
Englisch - Türkisch

Definition von not the same; different im Englisch Türkisch wörterbuch

another
{s} öbür
another
başka

Çin'de başka bir arkadaşım var. - I have another friend in China.

Onu başka bir şekilde söyle. - Say it in another way.

another
bir daha

Onu bir daha deneyeceğiz. - We're going to give it another try.

Tom onu bir daha denemeye karar verdi. - Tom decided to give it another try.

another
{s} farklı

Bu tamamıyla farklı bir konu. - That's a horse of another colour.

Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi? - Is this a different word or just another form of the same word?

another
{s} bir (şey) daha: another match bir kibrit daha
another
{s} ayrı

Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok. - For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.

O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak. - She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.

another
{s} başka, başka bir: another time başka sefer
another
başka bir tane

Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum. - I'd like to exchange this book for another one.

Lütfen bana başka bir tane daha gösterin. - Please show me another one.

another
bir tane daha

Sana bir tane daha alayım. - Let me buy you another one.

O, birayı bitirdi ve bir tane daha ısmarladı. - He finished the beer and ordered another.

another
{s} bir, ikinci bir: This is going to be
another
başka biri

Tom bir şey söyleyen fakat başka birini yapan insan türü değildir. - Tom isn't the kind of person who says one thing but does another.

Başka biri oldum gibi hissediyorum. - I feel like another person.

another
başka (bir)
another
sair
another
bir (şey) daha
another
bir başka

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi. - Another ten minutes' walk brought us to the shore.

Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim. - When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.

another
başkası

Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim. - When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.

Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster. - I don't like this. Show me another.

another
diğeri

Söz vermek bir şeydir, ve diğeri yerine getirmektir. - It is one thing to promise, and another to perform.

Her ev diğerine bağırma mesafesindedir. - Each house is within shouting distance of another.

another
öbürü
another
başka birisi

Fadıl asla başka birisine zarar veremez. - Fadil can never hurt another person.

another
(sıfat) başka, öbür, ayrı, farklı, bambaşka
Englisch - Englisch
another
not the same; different
Favoriten