Olanaksız geliyor ama gerçek.
- It sounds impossible, but it's true.
Gelecekte ne olacağını bilmek olanaksızdır.
- It is impossible to know what will happen in the future.
Onun sorularını anlamak imkânsızdı.
- It was impossible to understand his questions.
Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.