Sekiz yaşında bir araba neredeyse değersizdir.
- An eight-year-old car is almost worthless.
Yatırım firması, değersiz hisse senedi satın alarak müşterilerini aldattı.
- The investment firm tricked customers into buying worthless stock.
Onun görüşü işe yaramaz.
- His opinion is worthless.
Bu bütünüyle işe yaramaz.
- This is totally worthless.
Don't be a worthless slouch! Go get yourself a job.