not genial, not pleasant; disagreeable, nasty

listen to the pronunciation of not genial, not pleasant; disagreeable, nasty
Englisch - Türkisch

Definition von not genial, not pleasant; disagreeable, nasty im Englisch Türkisch wörterbuch

unpleasant
hoşa gitmeyen
unpleasant
{s} hoş olmayan

Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var. - This fruit has an unpleasant smell.

Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti. - To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.

unpleasant
nahoş

O bu tür görüşü nahoş bulur. - He finds this kind of opinion unpleasant.

unpleasant
{s} tatsız

Başkalarının hayatını tatsız yapmadan hayatından zevk almalısın. - You should enjoy your life without making others' lives unpleasant.

O iki saat tatsız bir hikaye hakkında konuştu. - He spoke about the unpleasant story for two hours.

unpleasant
antipatik

Kız kardeşinle çok antipatik olma, Tom. - Don't be so unpleasant with your sister, Tom.

unpleasant
fena
unpleasant
kaba
unpleasant
{s} sıkıcı
unpleasant
unpleasantnessnahoşluk
unpleasant
unpleasantlynahoşça
unpleasant
{s} çirkin
unpleasant
tatsızlık
Englisch - Englisch
{s} unpleasant
not genial, not pleasant; disagreeable, nasty
Favoriten