not familiar; unaccustomed; inexperienced

listen to the pronunciation of not familiar; unaccustomed; inexperienced
Englisch - Türkisch

Definition von not familiar; unaccustomed; inexperienced im Englisch Türkisch wörterbuch

strange
tuhaf

Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı. - As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.

Son zamanlarda tuhaf bir deniz yaratığı bulundu. - A strange marine creature was found recently.

strange
{s} garip

Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum. - I heard a strange noise coming from Tom's room last night.

O bana biraz garip geldi. - It's a bit strange to me.

strange
{s} yabancı

Bir köpek yabancılara havlar. - A dog will bark at strangers.

Bir köpek yabancılara havlar. - A dog barks at strangers.

strange
{s} acayip

Onları hayat görüşü acayip görünebilir. - Their view of life may appear strange.

İnsanlar artık erkeklerin saçlarını uzatmalarına acayip olarak bakmıyorlar. - People no longer consider it strange for men to let their hair grow long.

strange
{s} bilinmeyen

Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır. - His hobby is collecting strange butterflies.

strange
{s} acemi
strange
yabancılık
strange
yadırgı
strange
acayiplik
strange
görülmemiş
strange
şaşılası
strange
tecrübesiz
strange
alışık olmayan
strange
{s} işe yabancı
Englisch - Englisch
strange
not familiar; unaccustomed; inexperienced
Favoriten