not expected, not hoped, sudden

listen to the pronunciation of not expected, not hoped, sudden
Englisch - Türkisch

Definition von not expected, not hoped, sudden im Englisch Türkisch wörterbuch

unexpected
beklenmedik

Ben dün beklenmedik bir şekilde otobüste benim eski bir arkadaşla karşılaştım. - I unexpectedly met an old friend of mine on the bus yesterday.

Onunla oldukça beklenmedik bir şekilde tanıştım. - I met him quite unexpectedly.

unexpected
(Osmanlıca) sünuhat
unexpected
beklenmez
unexpected
ummadık

Bir şey kesin; ummadık taş, baş yarabilir. - One thing's for sure: you can expect the unexpected.

unexpected
(Osmanlıca) zuhurat
unexpected
beklenmeyen

Tom için, kovulmak beklenmeyen bir şoktu. - For Tom, getting fired was an unexpected shock.

Beklenmeyen sonuca şaşırdım. - I was amazed at the unexpected result.

unexpected
Umulmayan

Umulmayan şeyden korkma ama kendini buna hazırla. - Do not fear the unexpected, but be prepared for it.

Ve sonra umulmayan bir şey cereyan etti. - And then something unexpected occurred.

unexpected
{s} umulmadık

Üç yıllık yokluğun ardından umulmadık bir şekilde ortaya çıktı. - He appeared unexpectedly after three years of absence.

Aniden umulmadık bir şey meydana geldi. - Suddenly, something unexpected happened.

unexpected
ansızın

O ansızın sana aptal dedi. - He unexpectedly called you stupid.

unexpected
beklenilmeyen
unexpected
ani olarak
unexpected
beklenilmedik
unexpected
{s} davetsiz

Davetsiz misafirleri sevmiyoruz. - We don't like unexpected guests.

Her zaman davetsiz gelir mutluluk. - Happiness is always unexpected.

unexpected
unexpectednessansızın olma
unexpected
unexpectedlybeklenilmeden
Englisch - Englisch
{a} unexpected