Mary'nin kız kardeşi utangaç ve sakardır.
- Mary's sister is shy and awkward.
Fok balıkları karada sakar ve gariptir, ancak suda çok zariftir.
- Seals are clumsy and awkward on land, but very graceful in the water.
Tom biraz beceriksiz görünüyor.
- Tom looks a little awkward.
O beceriksizce önümde eğildi.
- She bent awkwardly in front of me.
Onlar uygunsuz bir zamanda geldiler.
- They arrived at an awkward time.
Kız uygunsuz bir selamlama yaptı.
- The girl made an awkward bow.
That was an extremely awkward moment. Everyone was watching.