not different or other; not another or others; identical; unchanged

listen to the pronunciation of not different or other; not another or others; identical; unchanged
Englisch - Türkisch

Definition von not different or other; not another or others; identical; unchanged im Englisch Türkisch wörterbuch

same
{s} aynı

Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi ile aynı şehirdedir. - The Eiffel Tower is in the same city as the Louvre Museum.

Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir. - Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.

same
eskisi gibi

Tom eskisi gibi aynı adam değil. - Tom isn't the same man he used to be.

Ben hâlâ eskisi gibi aynı kişiyim. - I'm still the same person I used to be.

same
{s} benzer

Benzer bir durumda, aynı şeyi yaparım. - In a similar situation, I'd do the same.

Birkaç olası çeviri olduğunu anlarsanız benzer cümleleri not edin, çünkü aynı dilde birkaç çeviri ekleyebilirsiniz. - If you feel there are several possible translations, note that for the same sentence, you can add several translations in the same language.

same
{s} farksız
same
mamafih
same
te
same
(sıfat) aynı, farksız, benzer, tıpkı, farketmez
same
özdeş
same
tekdüzelik
same
aynı şey

Yerinde olsam, böyle zor bir durumda aynı şeyi yaparım. - If I were you, I would have done the same thing in such a difficult situation.

Yerinde olsam, aynı şeyi yaparım. - Were I in your place I would do the same thing.

same
aynı şekilde

Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir. - In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.

Herkes aynı şekilde düşünüyor. - Everyone thinks the same way.

same
monotonluk

Hep aynı dizeleri çalarsan monotonluk gelişir. - Monotony develops when you harp on the same string.

same
samenessaynılık
same
yaklaşık olarak same here ben de
same
{s} eşit: Both amounts
same
aynısı

Senin aldığın kameranın aynısını aldım. - I have bought the same camera as you have.

Bu geçen gün kaybettiğim kalemin aynısı. - This is the same pencil that I lost the other day.

Englisch - Englisch
same
not different or other; not another or others; identical; unchanged

    Silbentrennung

    not dif·fer·ent or other; not an·oth·er or others; identical; un·changed

    Aussprache

Favoriten